out Kelime Anlamı ve Kullanımı
- önek fazlasıyle, (öbüründen) daha iyi, daha çok: outstay, outbid outdrink
- z, edat, i, ünlem, s, f dışarı dışarıda; dışarıya; dışında; arasından; meydana, ortaya; sız (kalmış); bütün bütün, tamamen: sonuna kadar; yüksek sesle; edat dışarıya, dışarıda; i işinden çıkarılmış yenik parti üyesi; bahane, çözüm yolu; beysbol vurucunun sırasının bitmesi; muhalif kimse; matb mürettip tarafından atlanmış kelime; ünlem Dışarı! Defol!; s dışarıdaki, dış; top oyun larında vurucu olmayan; anormal; kullanılmaz; zararda olan; yanılmış; f, eski kovmak kapı dışarı etmek; argo vurup düşürmek, nakavt etmek; meydana çıkmak, aşikâr olmak out and away pek çok, fersah fersah out and out bütün bütün, tamamen, her yönüyle out of breath nefesi kesilmiş, soluk soluğa out of commission bozuk out of countenance utanmış out of danger tehlikeyi atlatmış out for a good time eğlence peşinde out of order bozuk; düzensiz veya sırasız out of patience sabrı tükenmiş out of pocket sarfedilmiş, cepten çıkmış out of print mevcudu bitmiş (kitap) out of reach el erişmez, uzak out of season mevsimsiz, vakitsiz out of sorts rahatsız, keyifsiz; dargın out of spirits canı sıkkın, neşesiz out of things uzaklaşmış, uzaklaştırılmış out of time müz vuruşa uygun olmayan Out with it! Haydi söyle! Anlat! cry out yüksek sesle bağırmak, haykırmak die out sönmek: nesli tükenmek pass out dağıtmak; bayılmak; toplantıdan sıra ile çıkmak (öğrenciler) pour out boşaltmak time out of mind öteden beri, eskiden beri tired out çok yorgun, bitkin at outs (with) dargın far out, way out argo şahane, harika He is out to lunch Yemek için dışarı çıktı Latin has gone out as a spoken language Latince konuşma dili olmaktan çıktı The fire is out Yangın söndü The stars are out Yıldızlar görün- mekte