last Kelime Anlamı ve Kullanımı
- (s), (z), (i) son, en sonraki, en gerideki, sonuncu; geçen, evvelki; sabık; son derece, gayet; (z) en sonra, son olarak, nihayet; (i) son, en nihayet last but not least son fakat aynı derecede ehemmiyetli last ditch son çare, son mudafaa Last Judgement kıyamet, kıyamet günü last mentioned en son olarak söylenen last night dün gece last offices cenaze duaları last quarter dolunaydan sonra yedinci gece last rites cenaze töreni; ölüm döşeğinde yatanların başucunda yapılan ayin last sleep ölüm, son uyku last straw son had, dayanılmaz derece Last Supper Hazreti İsa'nın şakirtleriyle yediği son yemek last word son söz; son moda; en mükemmel şey at last nihayet, sonunda at long last en nihayet breathe one's last son nefesini vermek, ölmek the last day mahşer günü, kıyamet günü the last two son ve sondan evvelki the last word on the matter mesele hakkında son ve kesin söz to the last nihayete kadar When did you see him last ? Son defa onu ne zaman gördünuz? lastly (z) nihayet, son olarak
- (f) sürmek, baki olmak, devam etmek, dayanmak, bozulmamak, bitmemek, tükenmemek; yetmek
- (i) eskiden ticarette kullanılan tartı veya ölçü, yaklaşık iki ton
- (i) kundura kalıbı stick to one's last işi olmayan şeye karışmamak, kendi işiyle uğraşmak, çizmeden yukarı çıkmamak