house Kelime Anlamı ve Kullanımı
- i ev, mesken, hane; ev halkı, aile; kil piskoposlar meclisi; tiyatro, tiyatro seyircileri; hükümet meclisi; gen bh hanedan; ticarethane, müessese; cemaat; astr göğün on iki kısmından biri, zodyak'ın bir burcu; santranç hanesi house agent İng ev simsarı, komisyoncu house arrest evde göz hapsi house dog ev köpeği house dress i ev kıyafeti house flag geminin bağlı olduğu şirketin bayrağı house guest gece yatısı misafiri house of cards dayanıksız iş; kolay yıkılan şey House of Commons İng Avam Kamarası house of correction ıslahevi house of detention tutukevi, tevkifhane house of God tapınak, kilise house of ill repute genelev House of Lords İng Lordlar Kamarası house of refuge düşkünler evi House of Representa- tivesABD Temsilciler Meclisi house party birkaç gecelik ev partisi: bu partiye katılanlar house physician revir doktoru house regulations iç tüzük house surgeon nöbetçi operatör bring down the house çok alkışlanmak; herkesi güldürmek, gülmekten kırıp geçirmek country house İng şehir dışında malikâne disorderly house genelev, umumhane keep house ev idare etmek keep open house her gelen misafiri ağır- lamak, kapısı herkese açık olmak like a house afire şiddetle, kuvvetle on the house bedava, masrafı patrona veya müesseseye ait olmak üzere People who live in glass houses should not throw stones Sırça köşkte oturan başkasına taş atmaz public house İng meyhane; içkili lokantası olan otel put one's house in order işlerini düzene koymak shout from the housetops etrafa yaymak town house şehir evi, kışlık ev houseful i ev dolusu
- f bir eve koymak, kendi evine almak; yerleştirmek; den siper altına almak, aşağı indirmek; evde oturmak, barınmak