go Kelime Anlamı ve Kullanımı
- f (went, gone) gitmek, hareket etmek, ilerlemek; ayrılmak; yarışa başlamak; hareket halinde olmak, işlemek, çalışmak, iş görmek; ses çıkarmak; elden gitmek, kaybolmak; yıkılmak; yeri olmak; devrolunmak; tahsis edilmek; yayılmak, geçmek; olmak; devam etmek; sonuçlanmak; uymak; ölmek; iptal edilmek, kaldırılmak; yardım etmek; satılmak; dayanmak; yapmak üzere olmak; denmek, söylenmek; vasıl olmak, ulaşmak; uzanmak, erişmek; k dili bahse girmek; k dili işemek go a long way çok iş görmek, çok dayanmak; yüksek mevkiye ulaşmak go about den tiramola etmek go about a task bir işi ele almak, bir işe başlamak go abroad dış memleketlere gitmek go after (yakalamak veya almak için sıra ile) peşinden gitmek go against karşı gelmek, karşı olmak; aykırı olmak; aleyhinde sonuçlanmak go ahead devam etmek; ileri gitmek, başlamak the goahead izin, müsaade, başlama işareti go all the way tamamıyle anlaşmak; cinsi münasebette bulunmak go along devam etmek Go along ! Haydi, git ! I'll go along now Gidiyorum artık go along with ile beraber bulunmak; uymak; razı olmak, kabul etmek go around herkese yetmek; gezinmek; sarmak, çevirmek goasyouplease s keyfi, serbest, istenilen kıyafetle gidilen go at saldırmak; üzerinde çalışmak go back dönmek go back on vefasızlık göstermek, terketmek; (sözünden) vazgeçmek, caymak go bad bozulmak, çürümek go bail for -e kefil olmak go begging sahipsiz olmak, istenilmemek, çok ucuza satışa çıkmak go behind aslını arastırmak go be yond aşmak, öteye geçmek go by geçmek, yanından geçmek; -e göre davranmak; ismi ile tanınmak go by the board metruk kalmak; kaçırılmak (fırsat) go down inmek, sönmek; batmak (güneş, gemi); yutulmak; azalmak, düşmek; yenilmek; (tarihe) geçmek; makbule geçmek; İng üniversiteden ayrılmak; briç düşmek go down the drain k dili boşuna sarfedilmek (para), kaçırılmak (flrsat); atılmak go far çok iş görmek; çok etkili olmak; yüksek mevkiye ulaşmak go for -e geçmek, sayılmak; peşinde olmak, peşine düşmek, aramak; almaya gitmek; kdili sal- dırmak; kdili çok beğenmek go for a song çok ucuza satılmak go great guns büyük bir başarı göstermek go hang kahrolmak; unutulmak go halves kdili paylaşmak go hard with güç duruma düşürmek go hungry aç kalmak go in and out girip çıkmak go in debt borçlanmak go in for katılmak, meraklısı olmak go into giymeye başlamak; meslek olarak seçmek; iyice araştırmak; bö- lünmek Two will go into six Altı ikiye bölünür Three into two won't go İki üçe bölünmez go in with ile girişmek, ile ortak olmak go into effect yürürlüğe girmek go it (uygunsuzca, usulsüzce, çılgınca) davran mak; meşgul olmak; idare etmek; atılmak go mad çıldırmak, delirmek go native yerli gibi olmak, yerlilere benzemek go off patlamak, ateş almak; gitmek; sönmek, kesilmek; uyumak; çıkmak (sahneden) The party went off well Ziyafet başarılı idi go on devam etmek, ileri gitmek; hareket etmek; sahneye çıkmak Go on ! Devam et! Yapma ! İnanmıyorum go on strike grev yapmak go on the road turneye çıkmak (tiyatro toplu- luğu) go on the stage tiyatro hayatına atılmak go one better (başkasından) daha ileri gitmek go out çıkmak, evden ayrılmak; sönmek; geçmek (moda); grev yapmak; oyundan çıkmak go over geçmek, öbür tarafa geçmek; tekrarlamak; incelemek, tetkik etmek, prova etmek; kdili başarmak go places hayatta ilerlemek go round bak go around go shares with ile paylaşmak go steady devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek go the whole hog istediğini elde etmek için her şeyi göze almak; çekinmeden girişmek go through yoklamak, gözden geçirmek; geçirmek (hastalık, tecrübe); üstünden girip altından çıkmak, sarfedip bitirmek; geçmek; durmadan gitmek (tren); kabul edilmek (tasan) go through fire and water büyük imtihandan geçmek, çok ıstırap çekmek go through with yürütmek, sonuca bağlamak, bitirmek Go to! eski Haydi! go to bed yatmak; matb baskıya gitmek; cinsel ilişkide bulunmak go to great expense çok masrafa girmek go to hell cehenneme gitmek; mahvolmak Go to hell! Allah kahretsin ! Cehennem ol ! go to ground deliğine kaçmak (av) go to one's head başını döndürmek; kafasını tutmak go to pieces parçalanmak; manen ve maddeten düşmek; sıhhati bozulmak; ayılıp bayılmak go to press basılmak (gazete, kitap) go to sea denizci olmak; denize çıkmak go to the country İng kendi seçim bölgesinin oyuna başvurmak go to the dogs berbat olmak, düşmek, mahvolmak go to the wall altta kalmak, iflas etmek go to town şehre inmek; büyük bir enerjiyle hareket etmek go together dü- zenlenmek, yerine oturtulmak, uymak takıl- mak; iyi gitmek; beraber gitmek go too far fazla ileri gitmek, haddini aşmak go under batmak; if lâs etmek go under the name of adıyla tanınmak go underground gizli teş- kilât kurmak, faaliyetine gizli olarak devam etmek go up çıkmak, yükselmek, fırlamak; tiyatro sahnenin arka tarafma gitmek; İng üniversiteye girmek; kdili mahvolmak, bat- mak go up in flames tutuşup yanmak go with beraber gitmek, uygun olmak, yaraşmak; kdili ile flört etmek go with the tide zamana uymak go without -siz olmak, mahrum olmak go without saying söz götürmemek, söylemeye lüzum olmamak, ortada olmak, aşikâr olmak a going concern başarılı bir iş a good rule to go by uygulanmaya değer bir kural, fayda görülen bir kural Here goes! Başlıyoruz! Haydi bakalım! How is it going? işler nasıl gidiyor? Let go ! Bırak ! as far as it goes bir dereceye kadar as far as that goes mademki ondan bahsediyoruz Who goes there? ask Kim o ?
- i gitme, gidiş; kdili gayret, kuvvet, enerji; teşebbüs, hamle, sefer; başarı; kdili anlaşma All systems are go Herşey tamam Başlayabiliriz Devam edebiliriz He made a go of it İşini başardı It's no go, Olacak iş değil gonogo gage standart dışı olanlan reddeden mekanizma on the go hareket halinde, faal
- i Japonya'da oynanan bir çeşit satranç