full Kelime Anlamı ve Kullanımı

    • (s) dolu; meşgul; boş olmayan, tutulmuş; tok; tam, tüm; azami derecede; met; dolgun, büyük, şişman, iri; tamam, bütün; dolun (ay); kalın, pes (ses); bol, geniş full back (i), futbol bek oyuncu fullblooded (s) saf kan fullblown (s) tamamen açmış; tam gelişmiş fullbodied (s) kuwetli ve memnun edici derecede (içki) full brother öz erkek kardeş full dress resmi elbise, frak fullface (i) cepheden alınmış fotoğraf; (matb) kalın harf fullfashioned (s) kesiksiz örülmüş fullfledged (s) tüyleri büyümüş, tam olgunlaşmış; harekete geçmiş; tam yetkili full gainer havada ters perende atarak suya dalma full house tiyatro her yerin dolu olması; pokerde ful fulllength (s) tam boy (portre) full membership tam üyelik asli üyelik full moon dolunay full nelson (güreşte) künde full pay tam ücret veya maaş full professor profesör fullrigged (s) üç direkli tam armalı (gemi) fullscale (s) orijinal ebatta (suret, resim); bütün güçle yapılan (hücum, teşebbüs) full score (müz) her aletin çalacağı veya sesin okuyacağı notayı ayrı ayrı gösteren kitap full speed tam sürat full steam ahead son süratle ileri full stop nokta; tam vuruş full to overflowing, full to the brim ağzına kadar dolu, dopdolu full up dopdolu at full gallop dörtnala (at) chock full agzına kadar dolu in full tam, etraflı full blast in full swing bütün kuvvetiyle (çalışmak) in full view herkesin önünde, aleni olarak, görünürde fully (z) tamamen; tamamıyle, tastamam, tam
    • (f) (çuhayı) dibek içinde kül ve sabunla dövüp yıkamak, çırpmak; bol bırakarak dikmek veya dikilmek (elbise)
    • (i) bir şeyin dolusu, bir şeyin olgunluk mertebesi to the full son haddine kadar, tamamıyle
    • (z) tam, tamamen; fazlasıyle, pek çok; doğru fullgrown (s) kemale ermiş, tam gelişmiş full many a flower bir dolu çiçek




online kişi ingilizce öğreniyor veya ingilizce kelime arıyor