double Kelime Anlamı ve Kullanımı

    • (i), (s), (z) iki kat, çift, iki misli;eş, aynı; kat; hile, oyun; tiyatro, (sin) dublör; briç kontr; (s) iki kat, iki kere, iki misli; çift; bükülmüş, katlı; iki kişilik; iki yüzlü; (müz) bir oktav daha alçak ses veren; (z) çift çift, iki kat, iki misli doubleacting (s) iki taraflı çalışan, iki misli tesiri olan double agent iki taraflı çalışan casus doublebanked (s), den kürekçileri çift çift oturan, iki sıra kürekçisi olan (gemi, kayık) double bass kontrbas double bed iki kişilik karyola veya yatak double boiler benmari double bottom den çifte karina doublebreasted (s) kruvaze (ceket), çift düğmeli double check (f) tekrar kontrol etmek, çifte kontrol yapmak, emniyet tedbiri olarak tekrar gözden geçirmek double chinned çifte gerdanlı, katmerli gerdanı olan doublecross (f), (i), (argo) verdiği sözden dönerek aldatmak; aldatmak, kazık atmak; (i) aldatma, kazık atma doubledate (f) iki çiftin birlikte gezmesi doubledealer (i) iki yüzlü kimse, dolandırıcı, sahtekar kimse doubledecker (i) iki katlı otobüs veya yatak; den su hattının üzerinde iki güvertesi bulunan gemi doubleedged (s) iki tarafı keskin; hem lehte hem aleyhte olan doubleended (s) iki ucu bir olan doubleender (i) iki yönde aynı kolaylıkla gidebilen lokomotif veya gemi double, entendre (i), (Fr) iki tarafa çekilebilecek söz, lastikli söz double entry muhasebede her işlemi iki defa gösteren defter tutma usulu double exposure foto (yanlışlıkla) bir negatifte çekilen iki ayrı poz doublefaced (s): iki yüzlü; iki taraflı (kumaş) double featuresin iki filim bir arada doublehanded (s) iki eli olan, iki elli; hilekâr; iki elle kullanılmaya mahsus doubleheaded (s) çift başlı doubleheader (i) iki lokomotifle çekilen tren; iki takım arasında üst üste yapılan iki karşılaşma double jeopardy (huk) aynı suçtan ikinci defa yargılama doublejointed (s), (tıb) çok oynak mafsallı doublepark (f) arabayı yolun ortasında bırakmak; kaldırıma paralel park etmiş bir arabanın yanına park etmek doublequick (s), (i), (f) çok çabuk; (i) çabuk yürüyüş; (f) çok çabuk yürümek doublereed (s), (müz) çift dilli (obua ve zurna gibi) double room otelde çift yataklı oda doubles (i), tenis çiftler, dabıl doublespace (f) yazı makinasında çift aralıkla yazmak double standard erkeklere kadınlardan daha fazla serbestlik tanıyan toplum kuralı double star (astr) yan yana duran ve tek yıldız olarak görünen iki yıldız dou ble take bir durumun veya şakanın anlamını sonradan kavrama double talk lastikli söz, çeşitli anlamlar verilebilecek söz; aslında hiçbir anlamı olmayan kelimeler uydurarak konuşma doubletime (f) hızlı yürümek double time hızlı yürüyüş; fazla çalışılan saatler için yapılan iki misli ödeme doubleton (i), briç ikili, çift kağıt double tongue (f), (müz) üflemeli müzik aleti kullanırken çabuk çalmak için dili diş ve damak arasında hızla oynatmak doubletongued (s)özü sözü bir olmayan, hilekâr, murai doub letree (i) çift atlı arabada terazi see double çift görmek sleep double bir yatakta iki kişi yatmak
    • (f) iki misli yapmak; iki ile çarpmak; bukmek, iki kat yapmak; sıkmak (yumruk); iki mislini ihtiva etmek, iki misli kıymeti olmak; bir burunu dolaşmak (gemi); (müz)bir oktav daha yüksek veya daha alçak ses vermek; iki misli olmak; aynı yoldan geri dönmek; bükülmek, katlanmak; tiyatro aynı piyeste iki rol almak; for ile dublorluk etmek; briç kontr yapmak double up eğilmek, vu cudunu kıvırmak, iki buklum etmek veya olmak, bukülmek; (ABD), (kdili) paylaşmak doubling i iki kat etme veya olma




online kişi ingilizce öğreniyor veya ingilizce kelime arıyor