air Kelime Anlamı ve Kullanımı

    • (i) hava, nefes; (müz) hava, nağme; tavır air base hava üssüair bladder (zool) baIıklarda hava ile dolu bir kese, hava kesesi airborne (s) havadan gelen (toz mikrop vb); havadan nakledilen; uçmakta air brake hava freni air castle hayal edilen şey, hülyaair chamber hava hücresi air chisel hava basınçlı kalem air-cooled (s) hava ile soğutulmuş air-conditioned (s)klima tertibatı bulunan air-conditioner (i) harareti ayar eden cihaz, klima tertibatı air coridor hava koridoruaircraft (i) uçaklar, uçak, hava taşıtı aircraft carrier uçak gemisi airdrop (i) havadan yapılan yiyecek vb yardımı airfield (i) havaalanı, iniş pisti air fleet hava filosu airflow (i) hava akımı air force hava kuvvetleri air gun hava tüfeğiair hammer sıkıştırılmış hava ile çalışan çekiç air heating hava ile ısıtma air intake hava almaya mahsus tertibat air lane hava geçidi airlift (i) uçaklarla taşımaairline (i) hava yolu, havada doğru çizgi airliner (i) dev uçakair mail uçak postası airman (i) havacı, tayyareci airmanship (i) havacılıkair marshal hava mareşaliairplane (i) uçakair plant (bot) başka bir bitki üzerinde büyüyen fakat gıdasını ondan almayan salep otu,liken veya yosun gibi bir bitkiair pocket hava boşluğu airport (i) havaalanıair post uçak postası air power hava kuvvetlerinin gücü airproof (s) hava geçirmez air pump hava pompasıair raid hava hücumu air-raid shelter sığınakair resistance hava mukavemeti air rifle tek saçma atan havalı tüfek air route hava yolu air shaft aydınlık, hava bacasıairship (i) uçak, motorlu balon airsickness (i) uçak yolculuğunda duyulan rahatsızlık, hava tutması airspace (i) bir binanın üzerindeki boş yer, hava, bir memleketin (şehrin vb) üzerindeki hava air speed hava sürati, havaya nazaran sürat air speed indicator sürat saati airstrip (i) ufak hava meydanı airtight (s) hava geçmez air transport hava ulaşımı, hava taşıtı air trap hava sifonu air valve hava valfı air warfare hava çarpışması airways (i) hava yollarıairworthy (s) uçabilir, havalanabilir an air of arrogance kendini beğenmiş tavır compressed air sıkıştırılmış hava put on airs çalım satmak, poz takınmak she is on the air radyoda söylüyor take the air dışarıya çıkıp dolaşmakup in the air karar verilmemiş, neticeye bağlanmamış walk on air ayakları yere değmemek (sevincinden)
    • (t) havalandırmak; güneşe sermek; ateşe göstermek; açmak air one's views fikirlerini açmak




online kişi ingilizce öğreniyor veya ingilizce kelime arıyor